Bir Yokmuş Bir Varmış


Hepimiz masallarla büyüdük. Yeri geldi hayvan sevgisini öğretti, yeri geldi paylaşmayı, yeri geldi iyiliği öğretti bize masallar. Ama en çok da hayal kurmayı öğretti. Uçmayı, uzaya çıkmayı, en derin okyanuslara dalmayı, ejderhaları yenip kahraman olmayı hayal ettirdi bize. Bir yandan da bazı odaların kilidini açtı beynimizde. Kimsenin düşünmediği şeyleri yapma hayalini kurdurdu.


Seneler önce, daha bir lise öğrencisiyken, blogumda da bulabileceğiniz bir yazı yazmıştım. "Son rüya.." ismiyle. Yarım kalmış bir cümleyi temsil eden üç noktayı, yarım kalmışlığın farkında olmadığımız düşüncesiyle eksik bırakmıştım. Rüyaların hayattan daha güzel olabildiğinden bahsetmiştim. Fakat artık önümüzde bir son yok gibi duruyor. Ve rüyalardan da daha güzel bir dünya bizi bekliyor. Elbette fiziksel olmayan dünyada. 


Artık biz yaşıyorken bizim nasıl konuştuğumuzu, hareket ettiğimizi, tepki verdiğimizi öğrenen bir yapay zeka biz öldükten sonra bizi taklit edebilecek. Biz sonsuzlukta kaybolurken bizim bir kopyamız, biz gibi davranacak. Sevdiklerimiz bizimle o sayede vakit geçirmeye devam edecek. Ama bizim zihnimiz oraya aktarılmadığı sürece bizim için değişen hiçbir şey olmayacak. Sadece bizi sevenlerin mutluluk kaynağı olan bir şey olarak devam edecek hayatına. Bir nevi sanal bebek gibi. Bu da elbette beraberinde bir soruyu getiriyor: dijital halimiz ne kadar süre hayatta kalacak?


Biz öldükten sonra kopyalarımızı bünyesinde barındıran kurum en nihayetinde bir şirket. Ve parası ödenmeyen bir hizmeti devam ettirmezler. Peki dedenizin dedesinin sanal hali yaşasın diye hala daha bir şirkete para öder miydiniz? Ya da onların da bir yerden sonra bir bilinç kazandığını düşünürsek, serverlar bir yerden sonra yetememeye başladığında ne olacak? Yeni ölenler ölümsüzlükten mahrum mu kalacak? Yoksa abonelik ücreti arttırılıp yakınları ücreti ödeyemeyen ölülerin verileri silinecek mi? Bu bir cinayet sayılır mı? Peki ya bu teknolojik gelişmeler beklediğimiz gibi ölümsüzlüğü değil de, insanlık olarak yok oluşumuzu tetiklerse buna nasıl engel olacağız? 


Teknoloji geliştikçe hayatımızın daha büyük bir parçası haline geldi. Sosyal medyayla başlayan bu süreç vr teknolojisi ve metaverse işin içine girdikçe daha da arttı. Ve oralarda kendimize bu dünyadan daha güzel, hiç olmamış ve olamayacak dünyaları var etmeye başladık. Öyle ki rüyalardan bile daha güzellerini kurabiliyoruz. Hem de ne çıkacağı belli olmayan sürprizlerle dolu bir rüya evrenindense, tamamen bizim tasarladığımız bir yer bizi bekliyor. Fakat nöral bağlantılar sayesinde o evrenle tam manasıyla etkileşim halinde olmaya başladığımızda tamamen orada yaşamaya başlayan insanlar olabilir. Dünyevi zevklerden tamamen uzaklaşıp John Calhoun'un 1947'de başlattığı deneydeki fareler gibi bir yerden sonra üremeyi bile bırakabiliriz. Bu da bir elbette neslimizin sonu manasına gelir. Buna nasıl engel olabiliriz ya da engel olma yönündeki çabalar ne derece başarılı olur bilmiyorum. Fakat her riski göz önünde bulundurmamız gerekiyorsa, bunu da düşünmemiz gerekebilir. Ölümsüzlük arayışıyla çıktığımız yolda teknoloji, hiç beklemediğimiz bir şekilde insanlığın sonunu getirebilir. 

Yorumlar