Alışmışlığın Olağanlığı


Bu gece gökyüzüne bakın. Ne zaman bu cümleyi duysak "ne var ki bu gece?" diye düşünürüz. Bir milyon yıldan uzun zaman önce ve bizden trilyonlarca kilometre uzaktaki yıldızların içinde oluşmuş, ve yine bundan binlerce yıl önce oradan ayrılmış fotonların bize ulaştığını göreceksiniz. İlk oluştuklarında henüz yeryüzünde insan dediğimiz bir canlı bile yoktu. İnsanlıktan bile eski bir şeyi görme fırsatıdır gökyüzüne bakmak. Yeterince ilginç gelmedi mi?

Karanlık gökyüzünde minik noktalar olarak görürüz onları. Hep oradalardı ve olmaya da devam edecekler. Çocukken merakla seyrettiğimiz bu eşsiz manzara zaman içinde ilginçliğini yitirir bizim için. Nasılsa her gece oradadır. Görmek için kafamızı kaldırmak yeter. Bu her zaman elimizin altında olma hali böylesine bir şeyi bile sıradanlaştırır bizim için.

Para mesela. Mutluluk getirir derler hep. Ama temel gereksinimlerimizi karşılamaya yeten miktardan sonrası aslında bizi ekstra mutlu etmez. Açın okuyun ilgili araştırmaları. Ya da sizi mutlu edeceğini düşündüğünüz her ne varsa. Onu elde ettikten bir süre sonra, tekrar önceki mutluluk seviyemize geri döneriz. Mutsuzluklarda da bu yine böyledir. Ve biz buna alışmak deriz.

Ama alışmak bir yandan da lanettir. Çünkü aslında çok değerli olan bazı şeylerin bizim için ne kadar değerli olduğunu göremeyiz. Nasılsa oradadır nasılsa zaten bizimdir. Ve mutlu olmak için hep daha fazlasını isteriz. Ne kadar muhteşem şeylere sahip olduğumuzu görmezden gelip, bir yerde kendimize ihanet ederiz.


Gökyüzündeki yıldızlar hep oradaydı evet. Olmaya da devam edecekler. Ama hala daha onları doyasıya seyredebiliyorken bu anın değerini bilin. Ve hadi bu gece gökyüzüne bir de böyle bakın. 

Yorumlar