Çok Mu Değiştik?

Bir tweet gördüm geçtiğimiz günlerde. "düşünsenize bir uyanıyormuşuz ortaokul tatilindesin tv karşısında jetgiller izlerken uyuyakalmışsın, yaşadığın her şey rüyaymış." Diye. Okuyan herkes "ah keşke" der. Ben de bir an öyle dedim. Ama sonra düşündüm. Bunu gerçekten ister miyim? Yaşadığımız hayattan bu kadar mı memnun değiliz? Gittim anneme sordum. "Anne düşünsene bir uyanıyorsun dedenle oyun oynarken saklandığın yerde uyuyup kalmışsın, bütün her şey rüyaymış. İster miydin?" Dedim. Bir an gözünde dedem canlandı. Gözleri daldı. Sonra bana bakıp "dedemi çok özledim ama bütün bunlar rüya olursa siz olmazsınız. Ben sizsiz yapamam ki" dedi. Elindekinin kıymetini bilmenin en güzel özetiydi benim için.

İnsanoğlu olarak gitgide daha da nankörleşiyoruz. Ya da bize öyle geliyor. "Elimizde ne imkanlar var ama hiçbir şeyden memnun değiliz" diyoruz. Evet eskiden telefonlar yoktu, tıp bu kadar iyi değildi, arabalar yoktu. Ama o zamanlar yine insanlar elindekilerin kıymetini bilmiyordu. Dünya klasiklerini okuyun. İnsanlar birkaç yüzyıl önce de aynı dertlere, aynı endişelere sahipmiş diyeceksiniz. "Gelecek nesle dair pek umudum yok" diyen bir Platon geçmiş bu dünyadan. Sanki son yüzyılda çok hızlı bir değişime uğradık sanıyoruz. Ama değişen şey yalnızca teknolojimiz ve yaşam standartlarımız. Hep deriz "yıl kaç olmuş var mı hala böyleleri" diye. Evet maalesef var. İnsanlık gelişmiyor. Yani tür olarak gelişmiyor. Yaptığımız aletler, bulduğumuz şeyler, keşfettiğimiz yıldızlar medeniyetimizi ileri götürmez. Hala basit hayvanlarız. Çözmesi, yönlendirmesi basit hayvanlar. Hırsına, iradesine sahip çıkamayıp hiç de modern olmayan şeyleri rahatlıkla yapan canlılarız. Biz yine biziz. İnsanız. Buradayız. Değişmedik.

Geri kalan kısım 2001: bir uzay destanı ile ilgili spoiler içerebilir.

 "2001: bir uzay destanı''nın sonundaki karşılaşmayı bilen bilir. Diğer insan türünün hediye ettiği hediyelere (bıçak vs.) Yann nasıl bakmıştı. Şu an o karşılaşmadan bir farkımız yok. Önünde harika aletler olan fakat son derece ilkel canlılarız. Önümüze o aletleri koyanlar bu sefer kendimiziz. Ama maalesef bu bile hiçbir şeyi değiştirmiyor. Belki de bu yüzden bu büyük karanlık içinde bizi yalnız başımıza bırakıp gittiler. Ya da gitmek zorunda kaldılar. Orasını artık başka zaman konuşuruz.

Yorumlar