İsmail abiiiiiii...

                    

    Kimine göre absürt bir komediydi, kimine göre saçma sapan bir tv dizisi, kimi denk geldikçe izledi, kimi izlerdi ama takip edemezdi... Ama büyük bir çoğunluk vardı ki onlar için onsuz hayat olmazdı... Çünkü onun yokluğu bir çok şeyin yokluğu demekti. Erdal Baggal'ın, İsmail abinin, Yavuz'un, İskender'in, Aksakallı'nın ve hatta çakma sakallının bile. Ama en önemlisi bir çocuğun saflığında Mecnun'un... O yoksa artık ne kireçburnu sahili vardı, ne Erdal'ın orada çay içmeler ne eriğe ne de üzüme düşmeler vardı.

    Maalesef diziye ikinci sezonuyla birlikte başlayanlardan olsam da bu açığı kısa zamanda kapatmayı bildim. Leyla ile Mecnun'a başladıktan sonra konuşmalarım değişmiş, düşüncelerim tuhaflaşmıştı. Soru ekini cümlenin ortasına koyar okul bahçesinde dolaşırken İsmail abi gibi "fittutu fittutu" yapar olmuştum. Bana seslenildiğinde "hıııoooop" diye bağırmak artık engelleyemediğim şeylerden olmuştu. Buraya yazdığım yazıların bile tamamını L&M'nin enstrümantal şarkılarını dinleyerek yazıyorum, varın gerisini siz düşünün. Ve ben bunu yapan onbinlerce insandan yalnızca biriyim. Bizim için bir dizi değil, hayat arkadaşı olmuştu artık Leyla ile Mecnun. Onunla ağlayıp onunla gülüyor, onun derdine üzülüp onun mutluluklarına seviniyorduk.

    Bu güzelliklerden mahrum bırakılalı yalnızca birkaç ay olmuştu ama bu bize yıllar gibi gelmişti. Neyse ki "Ben de Özledim" geldi ve bizi kurtardı. Bazıları "L&M kadar güzel olmaz be abi" gibi eleştirilerde bulunsa da o ekranda onları bir arada görmek bile bize yeter.

    "Ben de Özledim"in ilk bölümü cuma akşamı yayınlandı. Ve bir kere daha anladık ki L&M gerçekten sadece bir dizi değildi. Bizim yaşadığımız boşluğu oradaki her oyuncu tek tek yaşamıştı ve bundan kurtulmak istiyorlardı. Aynı duyguları hissediyorduk ve bu buhrandan çıkmayı da bildiler. İyi ki de bildiler.

    Zaman zaman kahkahalara boğdu bizi "Ben de Özledim"in ilk bölümü, zaman zaman ise duygulandırdı ve hatta ağlattı. Sonuçta aynı ekibin elinden çıkıyor dizi olur o kadar. Sağ olsun Burak Aksak bu bölümle birlikte L&M'yi çok hüzünlü bir şekilde bitirtti bize. Havuz başında Serkan Keskin'in (ki yazarken İsmail abi yazasım geldi ilk anda) "Gemiler gelmiş" demesi, çoğu kişiyi evlerinde "vay anasını yaa :(" düşüncesine sokmuştur. Ciddi anlamda çok duygusal bir sahneydi. Ama final sahnesi, şimdiye kadar izlediğimiz en iyi finaldi ki öyle olmalıydı da (Oturup bu yazıyı okuyorsanız zaten defalarca gözyaşları içinde izlemişsinizdir o sahneyi, anlatarak lafı uzatmak istemiyorum o yüzden). Diziden bahsederken hep "Abi çocuk gibiler ya yok böyle bir şey, hiçbir şeye kırılmak etmek yok, kızdıkları olaylar bile çocukça şeyler yani" derdik. Meğer zaten öyleymiş be... Vurdun bizi be Burak Aksak... İzlediğim günden beri kendime gelemedim resmen. Aklıma geldikçe kötü oluyorum, anneme bahsediyorum, ben bahsettikçe de annemin gözleri doluyor. Ama bu sayede finalini de yaptın bir nevi be, iyi de oldu aslında. Ama insan üzülüyor işte... Üzülüyor çünkü... Gemiler geldi be...

Yorumlar